Bugünlerde, diğer tohumlar gibi onun da tohumundan yapılan yağın yeni ‘tereyağı’ olduğu konuşuluyorken ve hazır bal kabağı Macrocenter’ larda kampanyadayken, size onunla ilgili birkaç hatırlatma yapmak istiyoruz.
Kuzey Amerika’da ortaya çıktığına inanılan bu tombik sebzenin tohumlarına benzer olanların milattan önce 7000 ile 5500 arasında Meksika’da yetiştiği keşfedilmiş. Adını nereden aldığına gelince… Yunancada büyük kavun anlamına gelen ”pepon” kelimesi Fransızlar tarafından ”pompon”, İngilizler tarafından pompon’ dan ” pumpion’ a” dönüşüyor. Amerikalı koloniciler de sebzenin adını pumpkin’ e dönüştürüyorlar. Biz mi? Baldan tatlı ama tadı da kendisi de kabağa benzeyen bir sebzeye başka ne denebilirdi ki? Elbette bal kabağı!
Konu bizden açılmışken, hikayenin yolunu yine buradan yapalım. Bize soracak olursanız; bal kabağının tahinle pişirilmiş çıtır haline bayılıyoruz! Peki bu şekilde onu kimler yermiş bir de biliyor musunuz? Çekirdeklerini matların üzerine serip kurutan, bal kabağının kendisini de açık ateşte kızartarak tüketen Kızılderililer!
” Beyaz adamın ” ateşten alıp mutfağına götürdüğü bal kabağı, şimdiki yerine yani çorbalardan tatlılara kadar geniş bir reçete yelpazesine yayılır zamanla. Ve hatta meşhur ” pumpkin pie ” ilk zamanlarında, sebzenin tepesi kesilip, çekirdekleri temizlenerek içi süt, baharat ve balla doldurulup sıcak korda pişirilerek yenir!
Yani sözün özü şu; kış sebzelerinin belki de en ünlüsü bal kabağı, Cadılar Bayramı’ndan çok daha fazlası! Onun o sert turuncu kabuğunun içinde yumuşacık ve tatlı bir kalbi var!
