Sebze reyonunda çok vakit geçirdik, bize bir şeyler oldu! Yıl bitmeden bir yarı yıl analizine hazır mısınız? 2018’in en çok konuşulan mekanları, destinasyonları ve cool tasarımları, şimdi burada!
Philippe Malouin
O bu yılın en çok konuşulan tasarımcısı çünkü belki de tasarımcılar arasında en çalışkanı. Geçen yıl bu becerikli Kanadalı bir İsveç parkı için brutalist bir pavilyon, Matter Made için bir ışıklandırma sistemi, Santa Barbara Museum of Contemporary Art için mermer bir enstalasyon yarattı. Ve aynı zamanda kendi iç dekorasyon markası Post-Office’i kurdu. Post-Office’in müşterileri arasında Aesop ve Valextra gibi şık markalar olduğunu söylersek, Malouin daha da çekici bir kimseye dönüşüyor. Tutkulu bir minimalist olan tasarımcının tek amacı, işe yarayan, iyi tasarımlar yaratmak.
Santa Clara 1728, Lizbon
18’inci yüzyıldan kalma son derece romantik bir yapıya kurulan Santa Clara 1728 oteli, Lizbon’un ve haliyle şu an dünyanın en cool oteli. Pantheon ve Tagus River’ı gören muazzam mekan, lokal otel işletmecisi João Rodrigues’in elinden çıkıyor. Temiz çizgileri ve modern iç dekorasyonuyla yine lokal mimar Manuel Aires Mateus’a emanet edilmiş olan Santa Clara 1728’in antik duvarları ve yıpranmış merdivenleri, altı müthiş süite ev sahipliği yapıyor. İçerideki ketenler, açık renk ahşaplar, Carl Hansen & Søn sandalyeler ve İtalyan tasarımcı Antonio Citterio’nun tasarımları, natürel bir palette açık bir mavi tonuyla buluşuyor.
Carl Auböck ve Sigmar London’ın kahve öğütücüsü
Düzenli kahve içicisi Michael Anastassiades bir kahve değirmeni tasarlamak istiyordu ve yardım için Carl Auböck’a gitti. İkili daha önce güçlerini birleştirmiş ve bir biber değirmeni ortaya çıkarmıştı ve bu bir önceki tasarımları gibi, yeni parçaları da Anastassiades’in sade çizgilerini ve Carl Auböck’un eşsiz işçiliğini bir araya getiriyordu. Pirinç ve bakırdan yaratılan değirmenin içerisinde kompleks bir mekanizma olduğunu, asla anlamıyorsunuz. Vücuda bağlı asimetrik olarak yerleştirilmiş küçük silindir, tutacak olarak görev görüyor.
Musée Yves Saint Laurent, Marakeş,
Yves Saint Laurent’in Marakeş’e olan tutkusunu bilmeyen yoktur. Şimdi ikilinin bu büyük aşkı, tasarımcının hayatına ve işlerine adanan müzesiyle taçlanıyor. Fransız usta tarafından 1980 yılında kurtarılan 4000 metrekarelik meşhur tarihi bahçe Jardin Majorelle’in yanına konuşlanan müzede, sergi alanları, kütüphane ve konferans merkezi bulunuyor. Studio KO’nun elinden çıkan yapı, lokal kiremit tekniği kullanılarak yapılmış.
Maison du Danemark, Paris
Kopenhaglı stüdyo GamFratesi Danimarka’nın kültürel dokusunu iki keskin çizgili restoran formunda, Paris’e kondurdu. İç dekorasyonunu kendi net çizgileriyle döşeyen tasarım ajansı, giriş katındaki havadar brasserie ‘Flora Danica’ için mermerler ve botanik çizimler kullandı. Yukarı kata yer alan biraz daha resmi ‘Copenhague’ içinse koyu renk deride karar kıldı. Her ikisinin de menüleri şef Andreas Møller tarafından, ‘Fransa’ya el sallayan Nordik bir gastronomi’ tasviri altında hazırlandı. Sanırız Michelin yıldızı çok yakında, yolda…
‘Dot’ smartwatch
Uzun zamandır giyilebilir teknoloji alanında bu kadar heyecan verici bir parça yaratılmamıştı. Öyle ki umutlarımızı kaybetmiştik bile diyebiliriz. Kuzey Koreli marka Dot’ sürdürülebilir ve satın alınabilir bir ürünle, görme bozukluğu olanları mutlu ediyor. Tasarım minimalist bir akıllı telefon gibi düşünülmüş. Teknolojisi ise heyecan verici çünkü tüm kompleks yapısına rağmen, diğer akıllı telefonlarla uyum içinde. Hafif alüminyum bir yapısı olan parça, sadece zamanı ve tarihi söylemiyor ama aynı zamanda çağrılarınızı ve mesajlarınızı da hatırlatıyor.