Yakut kırmızısı rengi ve birçok becerisine rağmen pancar yeterince ilgi görmüyor. En azından bizim ülkemizde çok kullanılan bir sebze değil maalesef.
Bazısı pişince gelen hafif yumuşak, enteresan dokusunu sevmiyor. Bazısı soymaya, pişirmeye üşeniyor. Birçok kişi de aslında pancar turşusunun dışında pek bir şey yapmayı bilmiyor bu güzel sebzeyle.
Halbuki bir başlarsanız pancarın elli tonunu denemeye, siz de ona tutkuyla sarılacaksınız.
Yumuşak dokusu hoşunuza gitmiyor mu?
Pişirmeden çiğ olarak yiyin. Havuç salatası gibi rendeleyin.
Küp küp kesin, biraz deniz tuzu, limon suyu ve sarımsak ile kavanozlara doldurup üzerini su ile kaplayın. Kısa zamanda o muhteşem minik arkadaşlarımız olan probiyotikler oluşup köpürmeye başlayacak. On gün bekletin mutfak masasının üzerinde, sonra buzdolabında haftalarca durabiliyor. Kıtır kıtır, hafif tuzlu, ekşi… Leziz bir probiyotik turşu size.
Dokusu rahatsız etmiyor ama geleneksel turşusunu yemek istemiyor musunuz?
Atın 200 derece fırına pişsinler, takın eldivenleri soyun, dilimleyin, üzerine taze keçi peyniri, frenk soğanı, sızma zeytinyağı ve balzamik sirke…
Pancarın marifetleri arasında kanı temizlemesi, karaciğeri rahatlatması, vitamin ve mineral deposu olması başta geliyor.
Artık bahar yaklaşıyor, kısa süre sonra pancarı özlemeye başlayacağız. Şimdi keyfini çıkarmanın tam zamanı.
Bu ay ılık bir bahar günü yakaladığınızda buz gibi bir Borscht çorbası yapmaya ne dersiniz?
Aslı Kender / FB Macro&More
